BİLİYORUM

Çarşamba, Mart 22, 2023 Di. 0 Comments

 Zihnim hiç olmadığı kadar dolu.

Karmakarışık düşüncelerin savrulduğu, dikkatimi toplayamadığım saçma sapan bir andayım. Sabah uyandığımda çok mutluyken, akşam olmaya yakın zihnimin yorgunluğuyla gün yüzüne çıkanlardan hoşlanmamaya başladım.
Geçen hafta üzerimden geçen kamyonların yerinde yeşil filizlerin çıktığı bu hafta, kendimi bir nebze iyi hissederken anlık düşüşlerim canımı sıkmaya başladı.
Kafamda dönüp duran sorulardan kurtulamıyorum. İçim, içimi yiyorken kendimi durduramıyorum. Aslında her şey yolundayken kendimi yokuşa sürüyormuş gibi hissediyorum.
Bazen boğulacakmışım gibi oluyor.
Ve bazen gerçekten boğuluyorum.
Üzerimden birer birer attığım yükler, şimdi yeniden omuzlarıma biniyor. Kontrolü kaybetmekten hoşlanmıyorum.
Herşeyin sebebini çok iyi biliyorum ama adım atamıyorum. Olacakları göze alamıyorum. Ve bağlarımı kesmeyi başaramıyorum.
Çalışırken sürekli hopluyorum, zıplıyorum, çocuklarla oyun oynuyorum, zihnimi de çoğu şeyden uzaklaştırıyorum. Ne zaman boşluğa düşsem, kafamda her şeyi sarıp duruyorum.
Ne olacak benim bu halim bilmiyorum. Kendi çıkmazlarımda yolumu yine, yeniden bulmaya çalışıyorum.
Olmayacak olanı düşlüyorum.
Neden bu kafaya girdiğimin sebebini kendime inkar etsem de ne yazık ki biliyorum. Benim sahiden bazı sorunlarım var galiba ama çözemiyorum.
Kafa radyomda çalan şarkı bu aralar oldukça sabit ve başa dönüp duruyor.
Sustu bu gece karardı yine ay, kaldı geriye cevapsız sorular ...
Bu sorular anlam bulmadıkça ben burada debelenmeye devam edeceğim gibi duruyor. Ne ileri, ne geri. Sabit bir şekilde şimdi, şu an, dün ve yarın devam edecek biliyorum.
En sonunda ben bu kafayı çıkarıp kenara asacağım yoksa hepten kafayı yitirip deli deli kalacağım.
Bazen bu deliliği bile seviyorum.
İçimi kaplayan bu huzursuzluğun sebebini biliyorum ama kendime sözüm var ki bunu yutup duruyorum.
Boğazıma takılanlar, söylenmeyenler artık bir parçammış gibi yoluma devam ediyorum.
Bu kıyır kıyır hissettiğim şeyi ise yaşamamayı diliyorum.

0 yorum:

KAYIP İP

Cumartesi, Mart 18, 2023 Di. 0 Comments

Nerede bu benim ipimin ucu?

Kendimi bazen karanlıkta yolumu kaybetmiş bir salak gibi hissediyorum. Hiçbir şeyi düşünmeye vaktimin olmadığı bir sürecin içine girmişken durup düşünmeye ihtiyacım varmış gibi geliyor. Dört duvarlı kapısız bir odadayım ve çıkışımı bulmak için duvardan duvara çarpıp duruyorum.

Bazı şeyleri kendim bile tercih etmiş olsamda, aklımda acaba yanlış mı ilerliyorum ampulü yanıp duruyor. Yoğunluktan işten işe koşmam mı, vakitsizliğim mi, ruhumun delirmesi mi yoksa hastalıktan kurtulamamamdan mı başlasam bilmiyorum.

Aslında ben hatayı aldığım kararları ve kendime verdiğim sözleri tutamıyor oluşumda yapıyorum. Zihnimin boş çukurlarında hala gün yüzüne çıkmaya çalışan huzursuzluklar nefes almamı engelliyor. Tek yapmam gereken durmak ve sakinleşmek… Ama biliyorum ki ben durursam düşerim, düşersem batarım.

Maddi olarak doyduğum, manevi açıdan kendimi kapattığım bu dönemde birileriyle konuşma ihtiyacı hissediyorum bazen. Kimle konuşacağım ki peki? Etrafımdakilere hislerimi ve duygularımı anlatmayı bırakalı o kadar uzun zaman oldu ki, bunu başarabileceğimi zannetmiyorum. Çünkü herkesin bir derdi, herkesin bir fikri var. Kimse gerçekten karşısındakini anlamak adına bir adım atmıyor. Biriyle konuşmak yerine kendimle konuşmak çok daha mantıklı geliyor. Hatta öyle ki çoğu zaman kendimi, kendimle konuşurken buluyorum. Deli gibi mi yaptım kendimi? Yoksa zaten deli miydim?

Hayatımın bir kısmını yola koyarken ve diğer tarafı bastırırken aslında yanlış yolda yürüdüğümü fark etmem çok uzun sürmedi. İçimde olan ve hala kapanmayan hesapları çözüme kavuşturmadıkça benim kafanın işleyişi de düzelmeyecek biliyorum. Sürekli neden sorusunu sorarken ve asla bir cevap bulamazken, tekrar tekrar başa dönüyorum.

Bugün eski fotoğraflarıma bakma gafletine düştüm. Eski dediğim de 1 sene öncesi filan. Ben aslında ne kadar mutlu ve sağlıklı görünen biriymişim. Gözlerimin içi ışıl ışıl, cildim parlak ve yanaklarım etli butlu. Ekrana bakarken acı acı gülmeye başladım, kızım dedim sen bu 1 sene de neler yaşadın farkında değil misin? Gerçekten de şu geçtiğimiz yılda ve bu girdiğimiz yılın başından beri saçma sapan bir dünya olayın içinden çıktım. Belki de hala çıkamadım. Artık gözlerim ışıldamıyor, yorgun bakıyorum her yere ve zayıflıktan tabiri caizse geberiyorum. Çok uzun bir süre 40 kiloyu görememişken artık bir altı bir üstü olmak üzere hayatıma devam ediyorum. Kendimi insanlıktan çıkmışım gibi bile hissediyorum.

Ben neden yaptım ki bunu kendime? Ya da acaba gerçekten ben mi yaptım bunu kendime?

Aklım, zihnim, bedenim ve en önemlisi ruhum çok yorgun. Yatağa yatıp hayal bile kuramadığımı fark ettiğim o günden beri içimde yaşama sevincini bile bulamıyorum. Şimdi gözlerimi kapatıyorum ve hep kavga peşindeyim. Asla edemediğim kavgalar, kendimi ifade edemediğim konuşmalar, peşime bırakmayan anılar.

Çok doluyum. Konuşmak istiyorum ama konuşamıyorum. Hem kime neyi anlatacağım ki zaten?

Yoldan bir yabancı çevirsem de ona mı döksem içimi, buraya yazıp kafası karman çorman bir kadın olarak mı kalsam?

Huzur. Tek istediğim bu. Azıcık birazcık huzur. Birini beklemekle ve sabretmekle sonunun asla huzur olmayacağını bildiğim şeyler değil.

Bazen eskiye dönmek ve sığınmak mantıklı geliyor. Sonra vazgeçiyorum, mantıklı olsaydı eski olmazdı sonuçta. Yine bile sakince ve anlaşarak konuşabilmeyi özlüyorum. Ben bu aralar çok fazla şeyi özlüyorum. Konuşurken suçlanmak değil, anlaşılmak istiyorum. Anlayabilmek istiyorum, nedenleri ve sonuçları. Bilmek istiyorum gerçekleri ve yalanları.

Ruhumun karmaşası ve asla gelmeyen o ipin ucu, sahi ne zaman kurtulacağım ben bu histen? Gözlerim hep bir şeyleri mi arayacak böyle? Cevapsız sorular içimi mi kemirecek yoksa asla itiraf edilmeyen gerçekleri merek ederek mi yaşayacağım?

Şimdi, şu an çok hazırım.

Bilmeye ve öğrenmeye. Susmaya ve konuşmaya.

Kendimi bırakmaya ve aynı zamanda ipimi bulmaya.

Nerede, ne zaman ve nasıl bilmiyorum ama hissediyorum ki çok yakın.

Belki yarın ve belki de hiçbir zaman.


0 yorum:

ÖLÜM

Cumartesi, Mart 04, 2023 Di. 0 Comments

 Toprağın altına girdiğimizde yapayalnızız.

Defalarca aklımdan hep uzak tutmaya çalıştığım koskoca bir gerçekle yüzleşmenin ne kadar acı verici olduğunu bugün bir kez daha anladım.

Ne için yaşıyoruz? Bu hayatta ne yapıyoruz?

Yıllarca hep iyi bir insan olmaya çalıştım. Bunu başardığım, en azından başarmış olduğumu düşündüğüm bir hayat yaşadım. Yarın başımıza bir şeyin gelmeyeceğinin garantisinin olmadığı bu hayatta doğru veya yanlışı seçmenin aslında ne kadar kolay olduğunun farkına vardım.

Ölüm her zaman gidene kolayken, arkadakine zor muydu? Bence gidene de kolay değildi.

Durup düşündüm, ben senelerce neler yaptım diye. Birinin hakkını yedim mi, ah aldım mı, kötülük yaptım mı? Sabahtan beri kafamın içinde seken anılarla kendime bir vicdan haritası çıkardım.

Bunca zaman en ufak bir insanı bile üzmemeye gayret ederken, kendi düşüşlerim ve yaralanmalarım benim suçum değil diyerek kendimi avuttum. Geceleri yatağa girerken ve başımı yastığa koyarken aslında ne kadar rahat uyuduğumu anladım. Geçmişim ve geleceğim birbirinin içine girmişken aslında vicdanımın çokta rahat olduğunu kendime hatırlattım.

İyi ve kötü, her insana göre değişkenlik taşıyor benim gözümde. Ne yaparsak yapalım bu hayatta kalmıyor çünkü bu. Kalbini kırdığımız insanın ahını almadığımızı sanarken ve bu dünyada yüzleşmediğimizi düşünürken, kimsenin hakkı kimsede kalmıyor biliyorum.

Bu dünyada hesaplaşamadığım bunca insanla, bir gün toprağın altına girdikten sonra hesaplaşacağımı biliyor olmak içimi bir nebze rahatlatıyor. Hakkımı asla helal etmediğim, ahımı alan ve beni üzen herkesle biliyorum ki bir gün yine karşılaşacağım.

Bugün yağmur yağarken ve dolu mezarların arasında gezerken, toprağın altına birini yerleştirirken ve okunan duaları işitirken, hepimizin bir gün bunu yaşayacağımızı düşündüm. Mezar taşlarına bakarken, ölümün gerçekliği yüzüme bir tokat gibi indi.

Biz birbirimizi neden bu dünyada kırmayı seçtik ki? Bize verilen bu hayatı mutlu ve iyi bir sekilde yaşamamız gerekirken hepimiz yanlış tercihlerin peşinden gittik.

Yoğun olarak farkındalıklar yaşadığım bu süreçte, kendimi bir insanın peşinde sürüklemek yerine kendim için bir şeyler yapmamın gerekliliğine bakarken buldum benliğimi.

Bu hayatı olabildiğince en güzel ve en mutlu şekilde yaşamam gerekiyordu çünkü. Birini üzmek ve kırmak hayatım boyunca bana çok ağır gelmişti, hala da öyle.

Biliyorum ki bana yapılanlar asla kimsenin yanında kalmayacak. Beni üzenler ve kıranlar, çok daha fazlasını yaşayarak bu hayattan ayrılacak.

Kimse için yaptıklarıma pişman değilim. Akan her bir gözyaşımın hesabını öyle veya böyle alacağım günü hep bekleyeceğim.

Çünkü günün sonunda, kul bilmezse Allah hep biliyor.

Çok insanla hesaplaşacağım. Çok insana hakkımı helal etmeyeceğim. Çok insanın gözünün içine bakıp, hatalarının bedellerini göstereceğim.

Ölümün kıyısında dolaşmanın ver gerçeğinin farkında olmanın ağırlığıyla gecelerimi sonlandıracağım.

Yüreğim alev alev yanarken, vicdanımın rahatlığına sığınacağım.

Bir yakınını kaybetmenin acısını zamanla saracağım. Ölümün gerçekliğini kucaklayıp hep mutlu olacağım.

Her zaman yalnız olacağım. Her şeyi kendi başıma atlatacağım.

Yanımda görmek istediğim ellerin asla orada olmadığını görerek bu gece uyuyacağım.

Körelmiş vicdanlarınızla sizi baş başa bırakacağım.

Bir gülüşüme, saçımın bir teline ve bir damla gözyaşıma biçtiğiniz kötülüğünüzün hesabını size tek tek soracağım.

Siz rahat uyuyun, günü gelince karşınızda bende rahat olacağım.

0 yorum: